Günümüz İnsanının Avlanma Gerekçesi: Seleksiyon mu, kendini ispat etme çabası mı?

Taş Devri insanları, binlerce yıl boyunca avcılıkla yaşamlarını sürdürdüler. Mağaralarda barındılar, keskin ve sert taşlardan silahlar yaptılar. Ok, mızrak ve topuzla; mamut, rengeyiği, ayı gibi büyük hayvanları avladılar. İnsanlar hayvanlar kadar güçlü, çevik değildi ama zekâları, silah yapma yetenekleri avcılıkta başarılı olmalarını sağladı. Bu sayede insanlar karınlarını doyurmak için ekip biçmeyi, hayvan yetiştirmeyi öğrendikten sonra da avcılığı sürdürdüler. Yeryüzünde yaşanan gelişmelerinse avcılığın ihtiyaçtan doğan bu yapısını ve gerekçelerini de değiştirdiği biliniyor. Değişen yapısı sebebiyle, günümüzde toplumun avcılık konusunda ikiye ayrıldığı görülüyor. Bir kısım avcılığın devlet tarafından denetim halinde yürütülen bir seleksiyon olduğunu söylerken diğer grup hayvanlara hiçbir şekilde zarar verilmemesi gerektiğini savunuyor. Uzmanlar ise avcılık faaliyetlerinde bastırılmış duyguların yer aldığını vurguluyor.

Hem avcılık hakkındaki tartışmaları ele almak hem de günümüz insanını avlanmaya iten faktörlerin neler olabileceğini öğrenebilmek için olayın taraflarına ve uzmanlara söz verdik.

“Derneğimiz, denetimli bir şekilde avlanma yaparak doğanın seleksiyonunu koruyor”

Avcılığı ailesinden gelen bir miras olduğunu ve 15 yaşından beri avlandığını söyleyen Antalya Rastgele Avcılık ve Atıcılık Derneği Başkanı Bilal Şevik 5 yıldır bu görevi sürdürüyor. Avcılıkla ilgili görüşlerini aktarmadan önce derneğin yapısından ve avcılığın kurallarını anlatan Şevik, üyelerinin yaşlarının 18 ile 65 yaş aralığında olduğunu belirtirken çoğunluğun 50 yaş üstü olduğunu söylüyor. Ayrıca bilinçsiz avlananlar için “Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü tarafından cezai yaptırım uygulanıyor” şeklinde konuştu.

Avcılığın bir yaşam tarzı olduğunu söyleyerek kendi bakış açısının da bu yönde olduğunu belirten Şevik avcılık yapma sebeplerini şöyle açıklıyor: “Avlanmanın doğanın seleksiyonunu koruduğunu yani tür içerisindeki zayıfları seçerek türü bunlardan arındırıyor ve doğanın yapısını bozmamış oluyor.”

Avcılık ile erkek olmak arasında bir bağ olup olmadığını anlamak için sorduğumuz sorudaysa Şevik, kadın üyelerinin de olduğunu belirterek yanıtlamayı tercih ediyor.

“Avcılık, seleksiyonu önleyen bir kavram değildir. Avcılık, cinayettir”

Hasta Hakları, Çevre, Hayvan ve İnsan Haklarını Koruma Derneği’nin (HAÇHİ) 2011 yılından beri başkanı olan Sevgi Acar da derneğin yapısını anlatarak başlıyor söze: “Hayvanların kısırlaştırılması, sağlık sorunları, beslenmeleri ve barınmaları da dahil olmak üzere hepsini karşılıyoruz.”

Hiçbir platformda hayvanların öldürülmesini istemediğini belirten Acar, avcılığı legal olarak görmediğini söylüyor. Ayrıca insanların avcılığı beslenme ihtiyacı olarak görmesine karşı çıkarak “avcılığın bu zamana kadar gelmesini bile bağnazlık olarak görüyorum” sözleriyle ifade ediyor kendini.

Acar, avcılığı savunanların aksine seleksiyona karşı çıkıyor ve bu sürecin devlet tarafından planlı bir şekilde önlenebileceğini söylüyor. Ek olarak günümüzde yaşanan hayvan katliamları konusunda da bilinçsiz bir topluma sahip olunduğunu, okullarda da bu konuya dair derslerin okutulması gerektiğini savunuyor.

“Avcılık bireyin kendini kanıtlama çabasının ve bastırılmış duygularının ortaya çıkış halidir”

Avcılar konuyu seleksiyon, hayvan hakları dernekleriyse konuyu katliam perspektifinden değerlendirirken tarafların argümanları üzerinden oluşturduğumuz sorularımızı bu sefer psikiyatrist Prof. Dr. Taha Karaman’a yönelttik. Karaman, hayvan hakları savunucularına paralel bir biçimde, avcılığın geçmişten gelen bir dürtüden ziyade kendini kanıtlama çabasının bir uzantısı olduğunu belirtiyor.

Toplumun yapısının ataerkil düzene dayandığını söyleyen Karaman, bu toplumsal yapının da avcılık üzerinde etkisinin oldukça etkili olduğunu ekliyor.

Karaman avcılığı ruhsal arayış şeklinde nitelendirdiğinde avcılığın temelinde kişinin kendini ispatlama çabasının olduğunun ve “ben bunu yaptım, yaparım” şeklinde görülebileceği şeklinde konuşuyor. Ayrıca bu konunun bir hastalık olmadığını belirten Prof. Dr. Karaman bu durumaysa “avcılık yapan kişinin avladığı hayvanla beraber fotoğraf çektirmesi” örneğini veriyor.

Haber: Ceren Yazıcı ve Ceren Çetinkaya

Görseller: Vikipedia, Canva ve Pinterest

0

Misyon

Vizyon

İletişim

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ
DUMLUPINAR BULVARI KONYAALTI / ANTALYA
Tel: 0 242 310 15 30
Tel: 0 242 310 15 31