Seraları ve Seracıları Etkileyen Çok Sayıda Unsur Var

Akdeniz, Ege ve Marmara kıyı şeridinde yoğunlaşan seracılıkta Antalya ilk sırada yer alıyor. Seraların yapısını, karşılaşılabilecek sorunları ve Antalya’daki durumunu Prof. Dr. Dursun Büyüktaş ve çiftçi Hüseyin Özel’e sorduk.

Tarım dilinde örtü altı yetiştiriciliği olarak da bilinen seracılık herhangi bir tarım ürününün mevsimsel değişikliklerden etkilenmemesi için üzerinin kapatılarak, uygun bir biçimde yetiştirilmesi faaliyetidir. Tarım ürünlerini korumak için yapılan ve Türkiye’nin ihracatta en önemli kalemlerinden biri olan yaş sebze ve meyve sektöründe yaygın olarak kullanılan seraların, özellikle kötü hava şartlarında zarar da görebiliyor. Seraların yapıldığı malzemeler ve onlara zarar veren koşullardan bahseden Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, “Seraları cam ya da plastik gibi kaplama malzemeleri ile kaplıyoruz. Eğer şiddetli bir dolu yağarsa tabi bu dolunun büyüklüğü ile de alakalı genellikle zarar görmektedir. Ancak bu zarar kaplama malzemesinin türüne göre değişkenlik göstermektedir. İkinci olarak şiddetli yağışlar. Bu yağışlar cam örtüsüne zarar vermeyebilir ancak örtüde çatlak ve yarıklar var ise sera içerisinde su birikmesine neden olmaktadır. Bunun dışında şiddetli yağışlar sera içerisinde sel taşkınları da yaşatabilmekte” ifadelerini kullandı.

Kullanılan Malzeme Seranın Verimini Etkiliyor

Seralardaki ürünlerin kalitesini ve verimini etkileyen önemli bir faktör ise yapı ve kaplama malzemeler Bu yapı malzemelerinden bazısı ahşap gibi ucuz ve kısa ömürlüyken, bazıları ise galvanize çelik gibi pahalı ve uzun ömürlü olabiliyor. Seralarda kullanılan malzemelerin 3 ile 5 arasında değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Büyüktaş, “Bahsettiğimiz bu malzemeler seranın yapım aksamında kullanılmaktadır. Çok eskiden ahşap seralar kullanılırdı ancak günümüz standartları ise galvanize çeliktir. Örtü malzemesi olarak da seraların büyük bir kısmı plastik örtü kullanmaktadır. Bir diğer örtü malzemesi ise plexiglasstır. Sert plastikten oluşmaktadır. Akdeniz Üniversitesi’ de bu örtü malzemesini kullanıyor. Bu konuda önemli olan faktör ışık geçirgenliğinin yüksek olması ve bunun dışında ultraviyole ışınlarını geçirmeyen antifog özellikli örtüler seçilmesi gerekir. Tabi ne kadar fazla özellik istersek fiyatlarda da o kadar artış görülecektir. Ayrıca bu örtü malzemelerinin de 3 ila 5 yıl arasında değiştirilmesi gerekir. Bir diğer çözüm olarak örtü malzemesi cam seçebiliriz fiyatı ne kadar pahalı olsa da cam ömürlük bir malzemedir” ifadelerini kullandı.

Çok Sıcak Havalar da Seraları Olumsuz Etkileyebilir

Antalya’ya bağlı Kumluca’da yaşanan bir sel taşkınından örnek veren Dursun Büyüktaş sadece yağışlı havaların değil aşırı sıcakların da seraları olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Büyüktaş, “Sel taşkınları sonucunda bitkinin kök bölgesinde toprak gözenekleri tamamen su ile dolar ve biz bunu istemiyoruz. Gözeneklerin içerisinde havada bulunması lazım. Eğer toprak su ile dolup taşarsa drenaj sorununa sebep olur. Bunun sonucunda ise 24 ila 48 saat arasında verimde en az yüzde 50 düşüş yaşanır. Bazı bitkilerde ise hiç verim alınamaz. Ayrıca olumsuz hava koşullarından kastımız sadece yağışlı havalar değildir bulutlu ve çok sıcak havalarda seralar için olumsuzdur. Bir bitkinin döllenip çiçek açabilmesi için hava sıcaklığının 12 ila 35 derecenin arasında olması gerekir. Optimum dediğimiz değer ise 12 ila 25 derece sıcaklık arasındadır. Sıcaklıklar 35 dereceyi aştığında ise seraların havalandırılması gerekir” dedi.

Antalya’daki Seralar Akdeniz Tipi Seralar

Antalya’daki seraların durumunu da anlatan Büyüktaş, “Antalya’daki seralar genellikle Akdeniz dediğimiz sera tipidir. Yani öyle çok modern seralar değil. Dolayısıyla bu tür seralarda havalandırmayı doğal yollarla yapıyoruz. Çatılara koyduğumuz pencereleri açıp kapatarak. Ancak sera etkisi dediğimiz olaydan bu yöntemle sıcaklığı pek de kontrol edemiyoruz. Bu durumu kontrol edebilmek için havalandırma sistemi gerekiyor ancak bir çözüm olarak Akdeniz tipi seralarda temmuz ağustos aylarında ekim yapılmamaktadır. Bunun yerine bu aylarda toprağın bakımı yapılır” şeklinde konuştu. Büyüktaş Antalya’daki seraların standartların altında kalmasıyla alakalı olarak ise, “Antalya’daki seralar istenilen standartta değiller. Bu yüzden bunlarla ilgili projeler yapmak lazım. Yenilemek gerek. Belki hükumet kentsel dönüşüm tarzında seralara da böyle projeler sunabilir. Böylelikle çiftçiye de destek sağlamış oluruz” ifadelerini kullandı.

“Çiftçilerimiz Ziraat Mühendislerini Seçerlerse Kazanırlar”

Seralarda kullanılan malzeme kadar sera yapımındaki işçiliğinde çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Büyüktaş, ziraat mühendislerini seçilmesi halinde bahsedilen problemlerin yaşanamayacağını söyleyemeyeceğini ama en aza ineceğini belirtti.

Alınacak profesyonel desteğin yenecek ürünün kalitesine de etkisi olacağını vurgulayan Büyüktaş: “Çiftçimiz uzmanlığı olmayan kişi ve kurumları tercih ettiğinde, plan ve proje olmadığı için sera özellikle havalandırma tesisatı açısından zayıf kalmaktadır. Mühendislerin hazırladığı planlarda ise seralarda taban alanının yüzde 25’i kadar havalandırma penceresi olması gerekmektedir. Projesiz seralara baktığımızda ise bir tek tepe havalandırması var. Bazen tepe havalandırması bile bulunmamaktadır. Havalandırması bulunmayan seralarda çok fazla nem birikir. Nemde sıcaklığı beraberinde getirir ve bu ortamda hastalıklar oluşmaya başlar. Hastalığı çözmek içinde çiftçilerimiz ilaçlama yapar ancak bu ilaçlar gıdanın içine işler. Biz tüketiciler için bu ilaçlı gıdalar sağlımıza zarar vermektedir” şeklinde konuştu.

Çiftçi Hüseyin Özel: Kötü Hava Şartlarında Elden Pek Bir Şey Gelmiyor

Çiftçi Hüseyin Özel ise seraların durumuyla ilgili olarak gündelik yaşamda karşılaştığı deneyimleri aktardı. Özel, “Aslında kötü hava koşullarında elden fazla bir şey gelemiyor. Ancak don uyarısı verildiği zamanlarda ilaçlama yapılır, havalandırmalar kapatılır ve soba yakılarak sera ısısı korunmaya çalışılır. Eğer termometreler eksi dereceleri gösterecekse sera üzeri yağmurlama sistemi ve sera içi dumanlama yapılabilir. Şiddetli yağmur ve sel durumu var ise drenaj kanalları ile sera içerisinde su baskını olmasının önüne geçilebilir. Bunların dışında Tarım Sigortaları Havuzu’nun (TARSİM) sunduğu tarım sigortası var ancak çiftçiler bu sigortadan yeterli desteği alamamaktadır” dedi.

Olası Bir Sorunda Küçük İşletmelerin İşi Çok Zor

Elma üreticisi Hüseyin Özel, serasında meydana gelen bir don olayından sonra yaşadığı mağduriyeti şu ifadelerle aktardı: “Yaklaşık 430 bin liralık sigorta yaptırdım. Don hasarı oluştu ekspertiz hasarı gördüğü halde hasar yazmadı. Gerekçe olarak ise don olayının sigorta sürecinden önce gerçekleşmesi gösterildi.. Geçen yıl 50 ton elma aldığım bahçelerinden bu sene 110 ton elma bekliyordum hasar nedeniyle 25 ton elma alabildim. Buna rağmen 36 bin lira sigorta primi ödemem gerekiyordu. Verim tespiti yaptırdım 36 bin lirayı anca 20 bin liraya düşürdüler.”

Haber: Emre Kaya

0

Misyon

Vizyon

İletişim

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ
DUMLUPINAR BULVARI KONYAALTI / ANTALYA
Tel: 0 242 310 15 30
Tel: 0 242 310 15 31