Türkiye Tarihi, Kültürü ve Doğal Kaynaklarıyla Müthiş Bir Turizm Destinasyonu

İnsanlığın tarihler boyunca dünya topraklarını ve kültürlerini tanımak gayesiyle çıktığı büyük yolculuğun sektöre dönüşmesiyle birlikte turizm kavramının önemi ve büyüklüğü arttı. Her yıl milyonlarca insanı ağırlayan Türkiye için turizm sektörü hayati bir önem taşıyor. Türkiye’de turizmin durumunu ve geleceğini Oskar Tours Genel Müdürü Özgür Bulduk ile konuştuk.

Emre Kaya (EK): Öncelikle söyleşi teklifimizi geri çevirmediğiniz için teşekkür ederim. Sizi tanımak isteriz. Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Özgür Bulduk (ÖB): Özgür Bulduk 1983 Gölcük doğumluyum. Liseye kadar Kocaeli’nde okuduktan sonra üniversite için İstanbul’a geldim. İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünde lisans, yine aynı üniversitenin Turizm İşletmeciliği bölümünde yüksek lisans yaptım. Mezun olduktan sonra enerji sektöründe kısa bir süre çalıştıktan sonra yaklaşık 12 senedir işletmekte olduğumuz ve incoming alanında faaliyet gösterdiğimiz seyahat acentesini kurdum.

EK: Çocukluğumuzdan itibaren öğretmen, doktor, futbolcu ya da sanatçı olma hayali kurarız. Bu genel kanının aksine turizm sektöründe çalışmak çocukluk hayaliniz miydi? Bu kararı vermenizde neler etkili oldu?

ÖB: Açıkçası turizm ile iş olarak uğraşmak çok aklımda yoktu. Üniversite zamanı yaptığım yurtdışı gezileri ve çalıştığım yarı zamanlı işlere kıyasla az da olsa turizm ile ilgilendim. Turistlere ülkemizi, kültürümüzü en iyi şekilde tanıtmak, gösterdiğimiz misafirperverlik sonucu ülkemizden mutlu ayrılmalarını sağlamak tatmin edici bir hissiyat sağladı. Yine üniversite zamanında katıldığım ve mezun olduktan sonra da ilgilenmeye devam ettiğim, Türk ve yabancılardan oluşan sosyal kulüpler de etkili olmuştur. Sektörün ülkemiz ekonomisine katkısı ve yarattığı çarpan etkisini de unutmamak lazım.

EK: Sizi en çok heyecanlandıran favori turizm bölgesi neresi ve neden favoriniz?

ÖB: Acente olarak işlerimizin birçoğu İstanbul’da gerçekleştiriyor. Arada nadir de olsa İzmir, Kapadokya gibi destinasyonlara da talep oluyor. Yıllardır hem yaşadığım hem de satış pazarlamasını yaptığım İstanbul favorim. Yurtdışında ise Brüksel ve Amsterdam olabilir. Amerika kıtasında da San Francisco.

 

Gastronomi Alanında Dünyada Hak Ettiğimiz Yerde Değiliz

EK: Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz özelinde konuşursak bu sınırlar içerisinde turizmci olmanın avantajları ya da dezavantajları nelerdir?

ÖB: Ülkemiz coğrafi konumu, tarihi, kültürü ve doğal kaynaklarıyla müthiş bir turizm destinasyonu ve avantajları çok fazla. İstanbul’u ayrı güzel, İzmir’i ayrı. Medeniyetlerin doğuşuna tanıklık eden Mezopotamya bölgesi… İnsanlarımız misafirperver, çok iyi rehberlerimiz var. Bu kültür mozaiğinde özellikle gastronomi anlamında çok iyiyiz ancak dünyada hak ettiğimiz yerde değiliz. Örnek vermek gerekirse İtalya, pizza ve makarna ile dünya mutfağına girmesine rağmen gastronomi cenneti Türkiye’nin varlığını bu alanda yeni gösteriyor olması turizmde tanıtımın ne kadar etkili olduğunun göstermektedir. Son yıllarda dünyanın gidişatı, global kriz ve diğer ülkelerle olan ilişkiler de turizmin tam potansiyele ulaşmamasına ve sektörel açıdan dezavantajlar olduğunu gösteriyor. En ufak bir problemde ilk etkilenen turizm sektörü olarak bizler de bundan payımızı alıyoruz. Çalıştığımız sektör tam olarak pamuk ipliğine bağlı diyebiliriz. Pandemi ile birlikte sektörde iş azalınca başka sektöre geçen ve turizme geri dönmeyen nitelikli personelden ötürü özellikle otel ve restoranlarda yetişmiş eleman sıkıntısı var. Ülkemizin son dönemde yaşadığı on ili kapsayan deprem felaketi özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde turizm hareketlerinin azalmasında etkili oldu.

 

Küresel Isınma Turizmi Etkileyecektir

EK: Peki pandemi dönemi sizi ve şirketinizi nasıl etkiledi? Bu dönemde ne gibi önlemler aldınız?

ÖB: Pandemi döneminde birçok sektör gibi biz de ağır hasar aldık. Acenteyi uzun bir süre kapatmak zorunda kaldık. Bu dönemde bazı harcamaları kısarak sabit maliyetlerimizi minimize ettik ve süreci internet kanallarımızı iyileştirerek ve kurumsal kimlik yenileme çalışmalarıyla geçirdik.

EK: Turizm sektörünün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Küresel ısınma insanın çevreye tahribatı derken dünyada turizm hala ayakta kalabilecek mi?

ÖB: Pandemi öncesinde turizm pek çok sektörü geride bırakmıştı. Pandemiden sonra turizm sektörü yeni bir sürece girdi ve belirli trendler çerçevesinde yeniden şekillendi. İç turizmin artması, hijyenin her aşamada ön planda tutulması, solo seyahat trendleri, alternatif destinasyonlara yönelme, sanal toplantılar gibi seçeneklere katılımda artış gözlemlendi. Bu bakış açısından hareketle dünya ne kadar dinamikse turizmi de aynı derecede değişken kabul etmeliyiz. Bu değişimden biri de küresel ısınmadır. Göz ardı edemeyeceğimiz bu tehlikeli değişimin turizme etkileri oldukça fazla olmaktadır. İklim değişiklikleri sonucunda doğal kaynakların tahribatı, biyolojik çeşitliliğin azalması sektörün en büyük endişelerine örnek gösterilebilir. Bu noktada bizler olumsuz düşünmek yerine herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek bu zarar verici etkiyi aza indirgeyebileceğimizi düşünüyorum. Ayakta kalmak zorundayız çünkü insanoğlunun en büyük mirası üzerinde yaşadığı dünyadır.   Sürdürülebilir bir turizm için doğayla iç içe bir turizm anlayışı benimseyebilir, küresel ısınmayı azaltıcı tedbirleri elden bırakmayarak otelinden acentesine kadar tüm turizm oyuncuları kendine düşeni yapmalıyız.

EK: Turizm açısından önemli bir yere sahip olan Türkiye’de bu sektörde ilerlemek isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

ÖB: Sektörde nitelikli personele çok ihtiyacımız var bu sebeple kendilerini hem lisans eğitimi hem de lisans sonrası dönemde iyi geliştirmelerini öneriyorum. Bu alanda çalışan biri hizmet sektörünü sevmeli ekip arkadaşlarıyla iyi iletişim kurabilmelidir. Çalıştığı sektöre, bölgeye hitap eden en az bir yabancı dili akıcı şekilde konuşmalı ve günümüz çok kültürlü dünyasında tek dile takılmayıp ikinci ve üçüncü dil öğrenmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Dil öğrenme becerilerini telefon uygulamalarından veya yabancı dil konuşulan kafe ya da kurumlarda vakit geçirilmesi faydalı olabilir. Bunlara ek olarak 3-6-12 aylık staj programlarına (paid internship) katılıp yurtdışında otelde staj yapılabilir.

Söyleşi: Emre Kaya

Fotoğraflar: Kültür ve Turizm Bakanlığı- Antalya Valiliği

0

Misyon

Vizyon

İletişim

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ
DUMLUPINAR BULVARI KONYAALTI / ANTALYA
Tel: 0 242 310 15 30
Tel: 0 242 310 15 31