Yakın Tarihin En Büyük Yıkımının Hem Mağduru Hem de Tanığı Olan Bir Gazeteci

Kendisi de depremzede olan yerel gazeteci Bülent Öner, Gaziantep Hakimiyet gazetesinde çalışıyordu. Defalarca depremle ilgili haber yaptı. Uyarıları ve önemleri anlattı. Ancak depremzede olarak yerleştiği ve geçici olarak barındığı Antalya’da hayatta olduğuna sevinse de, bir gazeteci olarak deprem bilincinin neden kendisinde tam olarak yerleşmediğini eleştiriyor. Öner, depremin anını ve sonrasını, Antalya’ya gelişini bir depremzede olarak anlatıyor. Ancak bir gazeteci olarak, haberleri uzaktan takip etmenin verdiği huzursuzluğu da yaşadığını belirtiyor. Depremzede ve aynı zamanda yerel basın olarak Bülent Öner düşüncelerini AKİL Haber Ajansı’na anlattı.

Fotoğraf: Yusuf Kaplan

“Haber Yapmak İle Yapamamak Arasında Kaldım”

Ülkemizi derinden etkileyen deprem felaketiyle, depremin yıkım yarattığı 10 ilde OHAL ilan edildi. Deprem bölgesinde yaşanılan süreçte ise doğal ihtiyaçlar başta olmak üzere birçok sorun ve eksiklik yaşandı. Deprem bölgesinde yaşayan yerel gazeteci ve depremzede olan Bülent Öner ise depremin yarattığı yıkımı, süreci ve başlıca sorunları gazeteci gözüyle ve pratikleriyle anlattı. Öner, ilk soruyu kendine sordu: “Deprem bölgesinde yaşayan biri olarak neden deprem bilincine sahip değildik.”

6 Şubat’ta yakın tarihin en büyük deprem felaketlerinden birinin yaşandığı ülkemizde, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığının hasar tespit raporuna göre 11 il sarsıldı. 40 binin üzerinde vatandaş hayatını kaybederken, 100 bini aşkın vatandaş ise yaralandı. OHAL ilan edilen 10 ilde ise 13.5 milyon kişi depremden etkilendi. Depremin getirdiği yıkımla beraber çöken operatör altyapıları nedeniyle iletişimde ve haber almada büyük sorunlar yaşandı. Gaziantep’in 30 yıllık emektar ve tecrübeli yerel gazetecisi Bülent Öner ise büyük depremin hem mağduru hem de yakın tarihin en büyük yıkımının ve en büyük acılarının tanığı oldu. Öner, “Yıkımın hem mağduru hem tanığı olmak çok zormuş. O an haber yapmak ile yapamamak arasında kalmak da çok zormuş” dedi.

“Bir Gazeteci Olarak Önce Kendime Sordum Neden Deprem Bilincine Sahip Değildik”

Gaziantep’te oluşan en ufak artçı bir sarsıntına bile yerel halk, avizenin sallandığını hissettiğinde sokağa dökülmesinin altını çizen Bülent Öner, deprem anındaki kriz yönetimi eksikliğine deprem bilincinin olmamasına değindi. Bülent Öner, “İki dakika süren bir deprem hem yatay hem dikey, insanlar ne olduğunu anlayamadı, korku ve panik haliydi. Ne yapacağını bilememezlik durumu. Bilim insanlarının dediği gibi deprem bilinci oluşmalı. Gaziantep özellikle kendi yaşadığım şehirde, ben de dahil olmak üzere bu bilinci görmezden gelmişiz” dedi. Öner, gazeteci kimliğe sahip biri olarak bu durumun sorgulamasını ve öz eleştirisini de yaptığını söyledi. Öner, “Neden deprem bilinci edinmedik, deprem anında ne yapılmalı, nasıl adım atılmalı gibi kriz yönetim durumunu neden ögrenmedik, neden ailemize aşılamadık” diyerek deprem coğrafyasında yaşayan bir halkın, deprem bilincine yeteri kadar sahip olmadığını belirtti.

“Paranız Var Ama Hiçbir Şeye Ulaşamıyorsunuz”

Depremin yarattığı can telaşı hali ve operatörlerin kitlendiği aktaran Öner, yerel basınında aktifliğini ve haberleşme işlevini yitirdiğini söyledi. Olumsuz hava koşulunun da etkisinden de bahseden Öner, “Deprem anında Gaziantep’te kar ve yağmur vardı. Herkes yalınayak can derdine düştü. Panik havasında da çok fazla ne yapabileceğini bilmiyorsun. Herkes ailesinden, dostundan haber almaya çalışıyordu. Operatörler üst üste dakika yüklüyor ama iletişim altyapısı hasar gördüğü için bir işe yaramıyordu. Kullanamadıktan sonra dakika yüklemenin bir anlamı yok” dedi. Deprem bölgesindeki yeme-içme sorunlarını da anlatan Öner, ilk 48 saat ekmek ve suya ulaşımın çok zor olduğunu dile getirdi. Öner, sözlerine ise şöyle devam etti: “Paranın hükmünün olmadığı bir durumdu. İlk iki gün paranız var ama hiçbir şeye ulaşamıyorsunuz. Depremde sınıfta kaldık” dedi.

Haber: Şerif Ali Duman

0

Misyon

Vizyon

İletişim

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ
DUMLUPINAR BULVARI KONYAALTI / ANTALYA
Tel: 0 242 310 15 30
Tel: 0 242 310 15 31