Senfonik alaturka metal müzik türünde yaptıkları şarkılarla dinleyenleri kendilerine hayran bırakan Antalyalı metal müzik grubu Angona, AKİL Haber Ajansı’nın sorularını cevapladı.
On yılı aşkın süredir Antalya’da metal müzik icra eden Angona, AKİL Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Keyifle geçen söyleşide vokalist Utku Arslan, bas gitarist Mete Turgut ve ritim gitarist Altunay Yeşilyurt grup adına söz aldı. Yapmış oldukları senfonik alaturka metal müziğin özelliklerini, hazırladıkları bestelerin hangi aşamalardan geçtiğini ve Türkiye’de nasıl metal müzik icra ettiklerini AKİL okuyucularına anlattılar.
Angona’yı 10 yılı aşkın süredir Antalya’da senfonik alaturka metal müzik yapan bir grup olarak biliyoruz. Bu süreç nasıl başladı? Bize biraz grubunuzdan bahsedebilir misiniz?
Utku Arslan (UA): Öncelikle röportaj için çok teşekkür ederiz. Uzun zamandan sonra yaptığımız ilk röportajlardan birisi olacak. Angona olarak 2011’de bu tarza başladık. Ama grubun ilk oluşumu, ilk metal müziğe adım attığımız yıl olan 2007’dir. O dönem de Trash Metal yapıyorduk, 2011 de ise senfonik alaturka metal adı altında bir tarz üretip bu yoldan ilerlemeye başladık. Şuan ki üyelerimize gelecek olursak; ritim gitar ve back vokal de Altunay, basgitarda Mete, davulda Orçun, lead gitarda Kaan, klavyede Emre Can, ben ise grubun vokalisti Utku.
Angona’nın beste ve kayıt sürecinden biraz bahseder misiniz? Şarkı sözlerini kim yazıyor?
UA: Şarkı sözlerini eski parçalarda grup olarak ortak yazıyorduk. 2017’den sonra genel olarak sözleri eşim Firuze yazmakta. Parçanın düzenlemeleri ise bütün grup tarafından yapılıyor. Herkes kendi düzenlemelerini yaptıktan sonra genel bir sonuç elde ediyoruz. Tek bir kişinin aranjesiyle oluşmuyor.
Sanat yaparken toplumsal sorunlara değinmek her zaman daha iyi oluyor
Şarkılarınıza genel olarak baktığımızda toplumsal içerikli sözler bulunmakta, hayatın her alanına göndermeler mevcut, dinleyicilerinize asıl vermek istediğiniz mesaj nedir?
MT: Mesela “Artık Yeter” e baktığımızda o yılın konularına değinen bir şarkı. Aynı şekilde diğer şarkılarımız da öyle. Yani bence sanat yapıyorsan toplumsal sorunlara değinmek her zaman daha iyi olur. Çünkü şu an dünyada bir postmodernizm hâkim ve geldiğimiz nokta iyiye gitmiyor. Artık insanlarda bile toplumdan bireye dönüş söz konusu. Yani ben Angona’nın toplumsal şarkılar yapmasını destekliyorum.
Peki, ilk albümünüz The Harmony Of Differences’dan bu yana grubunuz da ne gibi değişiklikler oldu?
UA: İlk albümümüzü 2011’de küçük bir stüdyo sayesinde yapmıştık. Yarı ev, yarı stüdyo kaydıydı bu albüm. O dönemde istediklerimizi daha iyi biliyorduk. Senfonik alaturkaya daha yakın bir sound elde etmek içinse, alaturka sazlar çaldırmak için, başka şehirlerden müzisyenler getirtmiştik. Senfonik sesler için de uzun bir uğraş sergiledik. O dönemde de elimizde stüdyo olduğundan dolayı, zaman sınırlaması yoktu ve aldığımız kayıtlarda kaliteliydi, dolayısıyla bu işi daha ciddiye almıştık. Aynı şekilde maddi yükü olmadığından dolayı, o dönem iyi bir iş çıkarmıştık. Ama daha sonraki gelişim süreci, hem grup elemanlarının değişimi hem de grubun istediği tarza uygun bilgi birikiminin daha değişik ve tarzlarının farklı olmasından dolayı müzik tarzımızda biraz değişiklik oldu ve kafamızdaki alaturkayı hiçbir zaman tam olarak oturtamamaya başladık.
Sizi etkileyen gruplar var mı? Benzetildiğiniz gruplar oldu mu?
UA: Şu an için aslında etkilendiğimiz bir grup yok. Çocukluk ve gençlik dönemimizde elbette oldu. Mesela, Metallica gibi. Onun haricinde etkilendiğimiz başka müzik türlerinin müzisyenleri vardı. Dinlediğimiz türe sırf metal olarak bakmamak lazım.
Dinleyicilerimizin bizi benzettikleri başka gruplar oldu. Türkiye’den Pentagram gibi, dünyanın çeşitli yerlerinde ki oryantal metal grupları gibi, tarzımızın benzetildiği gruplar var. Bizim yaptığımız tarzın onlara benzetilmesi çok doğal ve normal. Ama oryantal metal gruplarından tarz olarak daha sert olduğumuzu düşünüyorum. Davul, gitar ve bas öğelerinden sertlik açısından çok ödün verdiğimizi düşünmüyorum. Aynı şekilde alaturka enstrümanlarını parçalarımıza entegre etmeye çalışıyoruz. Bu yüzden diğer gruplardan tür olarak ayrılabiliyoruz.
Profesyonel makinemiz olmadığı için son klibimizi telefonla çektik
Sizler için senfonik alaturka metal müziğin tanımı nedir? Bu müzik türünün alt yapısını nasıl destekliyorsunuz?
UA: Bizim alaturkadan bahsettiğimiz şey daha çok Türk müziği ve klasik Türk müziğine yakın bir iş. Ama bu tarz bizi biraz da arabeske sürükledi ister istemez, çünkü müzisyenler bu durumdan etkilenebiliyor.
Altyapıyı desteklemek içinse, bu tür de senfonik anlamda bilgi birikimi gerekmekte. Çünkü çok fazla kanal ve çok enstrümanla bu iş hallediliyor. Aynı şekilde ortaya çok fazla armoni ve melodi çıktığı için ve bu sesleri iyi duyabilmek ve düzenlemek için müthiş bir mix ve master gerekiyor.
Dinleyicilerinizden ne gibi tepki ve geri dönüşler alıyorsunuz?
UA: Genelde Türkçe sözlü metal yaptığımızda, olumlu ya da olumsuz şekilde kendi insanımızdan daha çok eleştiri alıyoruz. İngilizce yaptığımızda ise tepkiler daha yüzeysel ve daha müzikal oluyor. Gitar soloları, vokal tekniği ya da davulla ilgili tepkiler alıyoruz aynı şekilde basla ilgili tepkiler alabiliyoruz. Ama dediğim gibi söz anlamında yetersiz tepkiler alsak da çoğunlukla olumlu tepkilerde geliyor.
Klip çekimlerinizde arka planda nasıl bir süreç gerçekleşiyor?
Mete Turgut (MT): Aslında elimizdeki imkânlar doğrultusunda planlamalar yapıyoruz. Son klibimiz “Kayıp”ın çekimlerinde elimizde profesyonel kamera olmadığı için, telefon aracılığıyla çekimini yaptık. Yani özüne bakacak olursak elimizdekileri en iyi şekilde değerlendirerek ortaya bir şey çıkardık diyebiliriz.
Mekân seçimlerini daha rahat olması için göz önünden uzak yerleri tercih ettik. Aynı şekilde “Kayıp” parçasının çekimlerini de ormanda gerçekleştirmiştik.
Ülkemizdeki metal müzik gruplarına yeteri kadar destek verilmiyor
Onuncu yıl için çıkarmış olduğunuz albümden bize biraz bahsedebilir misiniz? Ne gibi düzenlemelerden geçti ve tepkiler ne yönde oldu?
UA: Birçok şarkının davulu düzenlendi. Albümün mastering ve mixleri bana aitti. Belirli başlı parçaların gitarlarını yeniledik ve “The Harmony Of X” adında yeni bir parça ekledik.
Bu albüme tepkiler olumlu yönde geldi. Ve ilk fiziki albümümüz olduğu için bizler için bir anı kaldı. Artık evimizin bir kenarında duruyor. Güzel bir deneyim oldu diyebiliriz.
Yine albümde Hicri Bozdağ’ında desteğini aldık ve radyo programında katıldık. Yine orada birkaç hediyemiz verildi ve desteğimizi de bu şekilde almış olduk.
Peki, bizleri bekleyen yeni bir single veya albüm çalışması var mı?
UA: Single için bekleyen çalışmamız var. Çalışmalara başladık, ama yarıda kaldı. Nedeni ise geçtiğimiz aylarda davulcumuzu değiştirdik. Ve biz de o süreçten sonra kendimizi sahneye verdik, kendimizi repertuar da geliştirmeye çalıştık, bu da biraz single çalışmalarının aksamasına yol açtı. Yani dediğim bekleyen çalışmamız var ama ne zaman biter veya ne zaman yayınlanır bilemeyiz. Belki coşarsak albüm bile gelebilir.
Türkiye’de ki konser alanlarını sahne ve altyapı açısından nasıl buluyorsunuz?
UA: Türkiye’de iyi sahneler var ama metal gruplarına şans verilen sahneler çok az. Biz Antalya’da bir mekanda çalabiliyoruz ve o mekanı sevmemize rağmen birçok eksiği var. Bunları saymak gerekirse; ekipmanı ve ses sistemi zayıf, aynı şekilde sahnesi dar. Bu sebeplerden canlı performans yaparken hata yapmamıza yol açıyor. Ama bir noktada tecrübe oluyor hepimize.
Altunay Yeşilyurt (AY): Sahneler çok dar, grup olarak sığamıyoruz, aynı şekilde konser alanlarının altyapısı çok yetersiz kalıyor. Ülkemizdeki metal müzik gruplarına yeteri kadar destek verilmiyor.
Pandemi döneminde grup olarak çalışmalarınızı nasıl yürüttünüz?
UA: Pandemi döneminde grup olarak çok görüşemedik ama uzaktan bağlantı kurarak 4 parça kaydettik. Biri parçanın iskeletini hazırlıyordu, diğerleri süslüyordu. Aranjesini ise konuşarak hallediyorduk. Yani genel olarak pandemi sürecini birçok gruba göre dolu geçirdik diyebiliriz.
Çalışmalarımız arasında, Devoted Roots adı altında ikili single çalışmamızı yayınladık. Bu çalışmayla birlikte eski gitaristimiz Onur’u anmış olduk. Bestelerin temelleri ona aitti. Ona bir mesaj vermek istedik.
Aynı şekilde “İlk Günah” ve “Kayıp” adında iki single daha yayınladık ve bu iki şarkı için klip çektik. “İlk Günah” ın çekimini ev ortamında yaptık. “Kayıp” ı ise, pandemi de dışarı yeni yeni dışarı çıkmaya başladığımız dönemlerde çektik. Kısacası elimizde ki imkânlarla çalışmalarımızı yürüttük.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey mi var mı?
UA: Çok teşekkür ederiz, bize değer verdiğiniz için. Çok mutlu olduk, tekrardan teşekkür ederiz. Konserlerde görüşmek üzere.
MT: Çok teşekkür ederiz. Aynı şekilde son konserimiz metal gecesi 2 bizi dinlemeye gelen insanlara ve bizim sahne çekimlerimizi yapan Erdem Erdemli ’ye de teşekkürlerimizi sunuyoruz. Esenlikle kalın
AY: Dinleyicilerimize teşekkür ederiz. Ama sahne dar.
Haber: Can Aktaş ve Bahar Kara
Son güncelleme: 17.03.2023 00:07:52