Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs pandemisinde ortaya çıkan yeni varyantlar ile aşılamanın önemi anlaşıldı. Türkiye’de üçüncü doz aşının uygulanmaya başlanmasıyla bile aşılamada istenilen seviyede olunmadığını belirten uzmanlar, toplumsal bağışıklık için en önemli faktörün aşı olduğu bu dönemde aşı karşıtlığının ise yersiz olduğunu da ifade etti.
Koronavirüse karşı üçüncü doz aşısı gündemdeyken Türkiye’deki aşılama durumu ve aşı olma tartışmaları önem kazandı. Bu konuda Düzce Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Pınar Yıldız Gülhan, aşılama ve aşı durumundan bahsederek, “Aşılama durumu şuanda yüzde 79 civarında. Biz, toplumsal bağışıklığı yüzde 70’in üstü için söylemiştik fakat şu an için tek doz aşı veya 2 Sinovac aşısı olmuş ve aşının üzerinden bir yıl geçmiş kişileri aşısız sayıyoruz. Aşının üzerinden 1 yıl geçmiş ve hatırlatma dozu da yapılmamışsa koruyuculuk anlamında düşüklük görülüyor. 3. doz aşılanma oranı şuanda yüzde 10 civarından fazla değil. Yani bu oran bize ilk çıktığında yapılmış bir doz aşının insanların yüzde 90’lık kesiminde şuanda hiçbir koruyuculuğunun olmadığını gösteriyor. Delta varyantına karşı da bu durumda hatırlatma dozları yapılmadığı sürece etkili olunamıyor. Delta varyantı için iki Sinovac aşısının koruyuculuğu yüzde 30’un üzerinde değil. Bir yıl önce vurulmuş Sinovac aşısının şu an için bir anlamı kalmıyor. Aşılama da yeterli değil. Zaten toplumsal bağışıklığı sağlamak da çok zor. Durum sonunda yine bireysel bağışıklığa dönüyor” ifadelerini kullandı.
“Pandemiden Kurtulabilmemiz İçin En Önemli Silahımız Aşı”
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün “Aşılanmayan nüfuslar varken üçüncü dozları yapmak aç gözlülük” açıklamasını değerlendiren Gülhan, “Şunu unutmamak gerekiyor, DSÖ pandeminin başında pandemiyi de inkar etmişti. 3. dünya ülkelerinde aşılanma oranı yüzde 10’u bile bulmamışken gelişmiş ülkelerin 3. dozu uyguluyor olması insani yönden haksız bir durum olsa bile şuan toplumsal bağışıklıkta istenilen seviyede değiliz. Bunu tolere edebilmenin yolu da 3. doz aşıdan geçiyor. Virüsler RNA’larında değişiklik yaparak bulaşıcılığını arttırır ya da hafifletir bu süreçlerde ise Alfa, Beta, Delta gibi varyantlar meydana gelebilir şu anda hakim olan varyant Delta varyantı ama önümüzdeki altı ay içinde deltada etkililiğini kaybedip başka bir varyanta da geçebilir” şeklinde konuştu.
Her Yıl Aşı Olunması İhtimali Konuşuluyor
Sağlık alanındaki çelişkili açıklamalardan da bahseden Gülhan, “6 ay önce yapılan açıklamalarda ‘hatırlatma dozuna gerek yok’ denilirken bugüne geldiğimizde ‘gerek var’ deniliyor. Belki de bir yıl sonra ‘her yıl aşı olun’ denilecek. Belki grip aşısının içerisine Koronavirüs aşısı da eklenecek ve biz yıllık aşı olacağız, böyle bir durum da gerçekleşebilir. Tarih tekerrürden ibarettir. Koronavirüs’ten önceki virüsler de bulaşıcılığını azaltarak ortadan kayboldular. Ben bir yıl sonra ‘ben ne kadar yanlış konuşmuşum’ diyebilirim. İzlediğimiz süreçte hiçbir şey kesin olarak söylenemez. Bir yıl sonra belki BioNTech aşısı için de diyeceğim ki ‘bu aşı yeni varyanta kesinlikle etkili değil” dedi.
“Akıl Tutulması Olarak Değerlendiriyorum”
Aşı karşıtlığı konusunda da konuşan Gülhan, “Aşı karşıtlığı yeni bir olay değil aşı karşıtlığını çiçek aşısı da dahil geçmişe baktığımızda her zaman görüyoruz. Aşı karşıtlığı konusunda yorum yapan profesörler de var. Evet, bunlar baktığınızda profesör olabilirler ama bunun üzerine yaptıkları çalışmalar var mı? Bilimsel verilerle aşı olunmadığında daha olumlu sonuçlar bulmuşlar mı? Mesela ben ülkemizde bir göğüs hastalıkları profesörüne baktım tek yazısı yok; buna rağmen çıkıp aşı karşıtlığını savunuyor. Doktor olmasına rağmen bilimselliği yok. Ben aşı karşıtlığını akıl tutulması olarak değerlendiriyorum” ifadelerini kullandı.
Haber: Emre Gürlemiş
Son güncelleme: 13.03.2023 23:49:20