Aylarca sokaklarda bir evsiz olarak yaşam mücadelesi vermiş olan Ayşe Tükrükçü, şimdilerde Hayata Sarıl Derneği’nin projesi kapsamında toplumdan dışlanmış insanlara bir lokantada yemek dağıtıp onlara iş imkanı sağlıyor.
Küçük yaştan itibaren zorlu hayat şartları içerisinde büyüyen Ayşe Tükrükçü, küçük yaşta tecavüze uğruyor, ailesi tarafından reddediliyor, tam mutluluğu yakaladım derken eşi tarafından genel evine satıldığını öğreniyor. Genel evinde insanlık dışı şartlar altında çalıştırılan Tükrükçü, kendine “Ya et pazarında kalmayı seçeceğim ya da açlığı” diyor. Ardından genel evinden kurtulmanın tek yolu olan sokaklarda yaşamayı seçiyor.
Sokaklarda bir evsiz olarak aylar geçiren Ayşe Tükrükçü, verdiği mücadelenin sonunda evsizlikten kurtuluyor. Tanıştığı arkadaşlarıyla evsiz ve belli nedenlerle toplumdan dışlanmış insanları topluma yeniden kazandırmak için projeler ortaya koyuyor.
Tükrükçü, evsiz kaldığı dönemde sokaklarda verdiği yaşam mücadelesinde çektiği zorlukları ve hayallerini nasıl gerçekleştirdiğini Akil Haber’e şöyle anlattı:
“Geceleri Hastane Bahçeleri ve Acillerin Kapısı Benim Evimdi”
“Benim iki seçeneğim vardı ya evsiz olmayı sokaklarda hastanelerde yatmayı, insanların artıklarını yemeyi seçecektim ya da genelevinde kalacaktım. Geçmiş hayatımın kaybolması için İstanbul’a gelmeyi seçtim. Çok tercihim yoktu. Sadece sağ ve sol vardı. Sağ yola gittiğimde et pazarını seçecektim sola gittiğimde ise açlığı. Ben açlığı ve ayakta durmayı tercih ettim.Dört buçuk ay evsiz kaldım. Bu evsiz bir insan için çok uzun süreç. Beyoğlu gündüzleri benim evimdi. Gün içerisinde takip edilmemek için kalabalığın içinde bir şekilde kayboluyordum. Ana cadde, ara sokaklara nazaran daha korunaklıydı. Geceleri ise hastane bahçelerindeki banklar ve acillerin kapısı benim evim gibiydi.”
“Evsizlere Yardıma Çorba Dağıtımı ile Başladık”
Sokaklarda yaşamanın ne olduğunu çok iyi bilen Ayşe Tükrükçü, kendi deneyimlerinden yola çıkarak evsizlerin çektiği en büyük sorunun açlık sorunu olduğuna karar verdiğini, onlara yardım etme fikrinin her zaman kafasında olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Arkadaşlarımla oturup evsizler için ne yapabiliriz diye düşündük. Ben ortaya evsizlere çorba dağıtalım fikrini attım. Evsizlerin tek probleminin açlık olmadığını biliyordum. Bu etkinliği gerçekleştirmeye başladıktan iki üç ay sonra Can ve Cemil Bey ile tanıştım. Yavaş yavaş gruplaşmaya başladık. Her gün birçok meslekten gönüllü insanlar gelip bize yardım ediyordu. Örneğin perşembe günü gönüllü hemşireler günüydü. İki seneye yakın çorba dağıtımını sürdürdük. Sabahın dördüne kadar çorba dağıtıp ertesi gün işe gidiyorduk. Çorba dağıtımını yaptığımız zamanlarda ben dahil ekibimizde bulunan herkes okuyor ve çalışıyordu. Evsizlere çorba dağıtmanın yanı sıra onlara temiz çamaşır ve kıyafetler de dağıtıyorduk. Kirli bedene temiz çamaşır veriyorduk.”
“Sadece Çorbanın Yetersiz Olduğunu Fark Ettim”
Çorba dağıtımının yetersiz olduğunu fark ettiği gün yeni bir proje bulmak için çalışmalara başlayan Tükrükçü, Hayata Sarıl Lokantası projesini arkadaşlarıyla beraber ortaya koyuyor. Bu projenin ortaya çıkma sürecini ise şöyle anlatıyor:
“Hayata Sarıl Lokantası’nın ismini madde bağımlısı bir çocuk koydu. Küçük bir lokanta açıp evsiz ve toplumdan dışlanmış, yok sayılmış insanları topluma kazandıralım diye düşündük. Onlara altı aylık bir süreç verme kararı aldık. Bu süreç içerisinde onlara mutfak eğitimi, bütçe eğitimi, hijyen eğitiminin yanı sıra psikolojik destekte sağlamamız gerektiğini düşündük.”
Sadece Yemek Temini Değil Topluma Birey De Kazandırıyoruz
Tükrükçü, Hayata Sarıl Lokantası’nı açma sebeplerinin toplumdan dışlanan insanlara iş, aş ve yeni bir yaşam vererek onları yeniden hayata kazandırmak olduğunun altını çizerek konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Bir trans bireyi hayata sarıl lokantasında topluma kazandırdık. İlk geldiğinde henüz ameliyatını olmamıştı. Burada çalışmaya başladı ardından kendi hayatını kurdu ve ailesiyle de arasını düzelterek ameliyatını oldu. Defne, bir süre sonra okumaya da başladı. Trans birey, ameliyat sonrası yeni kimliğini aldı fakat ben hala geçmiş kimliğimden kurtulamıyorum. Cinayetten cezaevine giren bir çalışanımız vardı. Hayata Sarıl’da onu da tekrardan topluma kazandırdık.”
Sokakta Artık Yemeğini Yediği Kadın ile Lokantada Karşılaştı
“Bir gün Aksaray’da Vatan Caddesinde bir hastanede bir kadın gördüm. Ayaklı bir çöp kutusunun üzerine bir karton bardak koydu. Baktım, elinde de bir tost vardı. Kadın bir anda tostu çöpün kenarına bırakıp telaşla oradan ayrıldı. Bir daha geri dönmez diye düşündüm. Çöpün yanına gittim ve tam tostu elime alıp ısırmamla kadını karşımda görmem bir oldu. O günkü utancımı hiç unutamam. O gün 3 gündür yemek yememiştim. Seneler sonra o kadınla Hayata Sarıl Lokantası’nda karşılaştım. Bana ‘Beni hatırladın mı?’ diye sordu. ‘Hayır’ dedim. ‘İyi bak’ dedi. O gün karşılaştığımız hastanenin adını söyledi. Ben de hatırladım ve ‘tost’ dedim. Kelime buydu ‘tost’. O günden sonra artık bir yemek bulduğumda 5 adım uzaklaşacağıma 15 adım uzaklaşmaya başladım.”
“Hedefimiz Evsizlere Çamaşırhane, Banyo ve Rehabilitasyon”
Hayata Sarıl Lokantası’nın işletmecisi Cemil Güler, Hedeflerinin sürdürülebilir bir sivil toplum kuruluşu olmak olduğunu belirterek gelecek için ilk hedeflerinin lokantanın bağışlar olmadan kendi kendine çalışarak Hayata Sarıl Derneği’nin diğer hedeflerine finansman sağlamasını istediklerini vurguluyor.
Güler, derneğin diğer hedeflerini ise şöyle açıklıyor: “Çalışmalarımız için finansman sağladıktan sonraki hedeflerimiz; evsiz insanlar için çamaşırhane ve banyo. Biz zaten şu anda evsizlere kıyafet dağıtımını derneğimizin desteğiyle sağlıyoruz fakat kirli bedene temiz kıyafet veriyoruz. Kirli beden temizi de kirletir. Bu böyle olmaz. Bu yüzden çamaşırhane hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Çamaşırhanenin, sabahları normal insanlar için kullanılıp akşamları da evsizlerin ihtiyaçlarını giderdiği bir yer olsun istiyoruz. Askıda sabun şampuan vs. bırakılabilir. Buraya gelen evsizler de bu çamaşırhanede çalışmaya başlatılarak hayata kazandırılabilir. Bir diğer proje fikrimiz, rehabilitasyon merkezi projesinin şehir dışında yapılmasını istiyoruz. Çünkü evsiz insanların birçoğunun yaşadıkları semtte madde ve içki bağımlılıkları var. Eğer aynı şehirde kalırlarsa tekrardan bağımlılıklarına geri dönebilirler. Bulundukları rehabilitasyon Merkezinde de yapabilecekleri bir meslek öğrenmelerini istiyoruz ki tedavilerinin bitmesinin ardından bu bireyleri yine topluma kazandırabilelim.”
Haber: Güldeste Demirtaş
Son güncelleme: 13.03.2023 01:05:44