Antalya Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda gerçekleşen Senfonik Fragmanlar Konseri ile edebiyat ve müzik aynı sahnede buluştu
İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestra Şefi Tolga Taviş’in yönettiği Senfonik Fragmanlar konserinde Ankara Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı soprano Selva Erdener, Devlet Çok Sesli Korosu ve bandoneon sanatçısı Tolga Salman, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi ve kanun sanatçısı Serkan Mesut Halili solist olarak sahne aldı. Şair Yazar Gazeteci Sunay Akın gecede Tolga Taviş’in bestelerine İstanbul Anlatıları ile eşlik etti.
Gecenin ilk bestesini Cihan Hekimoğlu isimli dağa çıkan isyankâr bir halk kahramanından ilham alarak yazdığını belirten Taviş, “Birtakım gerçeklerden yola çıkarak oluşturulmuş kurgusal bir opera yaratmıştık. Birkaç tane türkü vardı içinde ama büyük bir çoğunluğu özgün müziklerdi. Bir halk kahramanının iyi anlamda bir eşkıyanın kurgusal bir hikayesiydi. Bu Hekimoğlu operasının ezgilerinden yaklaşık dokuz dakikalık bir müzik damıttım” dedi.
“Senfonik Fragmanlar” projesinin oluşum sürecini anlatan Taviş, “Bir sinema filmi sunumu için tasarlanan fragman estetiğinde müzikal bir eser. Eserin içerisindeki güzel sürükleyici temaların arka arkaya tam tadını almaya başlıyorken diğerine geçerekten onun serimini yaptım. İnsanlarda onun operasını izleme isteği uyandırdı. Kim bilir belki bir gün Antalya’da sergilenir” diye konuştu.
Sanatın Dili Tüm İnsanlığın Barışı ve Kardeşliği İçin Var
İlk bestenin ardından sahneye çıkan Akın “Yorgun, kirli ve hasta dünyamız yeni bir savaşın eşiğinde. Ne yazık ki savaşlar hep var. Galiba bundan sonra da hep var olacak. Ama savaşları durduracak güçte yine insanların elinde. Savaşa karşı olan insanlar kadar barışı isteyen insanlar da var. Politikanın dili ne yazık ki insanı ayrıştırmaya ötekileştirmeye nefrete doğru yöneltti ama sanatın dili hep tüm insanlığın barışı ve kardeşliği için vardı” diye konuştu.
Şiirler Şarkı Oldu
Gecenin diğer bestelerinin Rıfat Horozcu’nun İstanbul Türküsü ve Özdemir Asaf’ın Boğaz Gezintisi adlı şiirinden hareketle bestelendiğini ifade eden Taviş, “Ben şarkılar üzerine ufak ufak bilgiler vermeye devam edeyim. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Üstüme Varma İstanbul’unu besteledim onu söyledi Selva Hanım. Ondan sonra Bertan Rona’nın Tezgâh adlı şiirini ‘kedi tükürüğündeki antiseptikte’ unutmayacağız. Behçet Necatigil’in Barbaros Meydanı adlı şiirini dinleyeceksiniz. Kanun Sanatçısı Serkan Mesut Halili sizlere en güzel şekilde çalacaktır” dedi.
Bestelerin ardından tekrar sahneye çıkan Akın, gecede şiiri bestelenen Özdemir Asaf ile olan gençlik anılarını şöyle anlattı, “Bu şarkıyı dinleyince lise yıllarıma gittim. Kadıköy’de otobüs bekliyorum on beş yaşlarındayım. Koşuyolu Lisesine gidiyorum. Otobüse bineceğim sabahın erken saatlerinde. Kadıköy vapur iskelesine doğru bir adam ilerliyor böyle Drakula peleriniyle. Düşünsenize sabah işe giden insanlar arasında peleriniyle yürüyen biri. Müthiş yakışıklıydı biliyor musunuz? Başında beresi ve peleriniyle Özdemir Asaf’tı o kişi. Ben onu gördüm.”
İstanbul’un Sırları Anlatıldı
Müzik sanatının arasında sadece söze sığınmanın zor olduğunu ifade eden Akın, “Ben size küçük küçük İstanbul sırlarını hazırladım. Böyle küçük övgüler İstanbul’un gizemiyle ilgili” dedi.
İstanbul’da 1800’lü yıllarda kölelik durumunu dinleyicilere anlatan Akın, “Yılda bir gün bir ay bir araya gelmelerine izin verirlerdi, onlar İstanbul’da yaşayan Afrikalı kölelerdi. Yılda yalnızca bir kere bir araya gelen Afrikalı köleler Çamlıca Tepesi’nde buluşurlardı. Batı’daki köleliğin tarihiyle bizdeki köleliğin tarihi arasında çok bir benzerlik yok dostlar. Çünkü bizim köle dediğimiz insanlar aileden biriydi. Hatırlarsınız Arap Bacı evden birisiydi. Batı’da kölelik babadan oğula geçerdi. Bizde öyle değildi, sahibi öldüğünde köle azat edilirdi. İşte azat edilen kölelerden biri Habeşli İbrahim, köle İbrahim. İstanbul’da köle ama serbest kalınca Rusya’ya gidiyor ve bakın ünlü ressam İvan Ayvazovski, Köle İbrahim’in torununun resmini yapıyor. Ne alakası var birdenbire değil mi? Çamlıca’dan nereye geldik. Sanki İstanbul’da kölelik yapan Habeşli İbrahim’in torunu meltemli bir gecede denize bakıyor. Belki atalarını özlüyor belki de İstanbul’u merak ediyor. Hepiniz tanıyorsunuz bu resimdeki adamı. Kendisi Rus Edebiyatının ünlü Şair Yazarı Alexander Pushkin” diye konuştu.
Konserin ardından konuşan Taviş, “Ben 1999 aralığından beri Antalyalı dinleyicilere müzik yapıyorum. Bu konser benim için çok daha kişisel önemli bir konserdi. Hem devlet operalarından çok önemli bir soprano Selva Erdener’in, Bandoneon sanatçısı Tolga Salman ve kanun sanatçısı Serkan Mesut Halili’nin solistliğinde. Hem de Sunay Akın’ın anlatıcılığıyla benim eserlerim seslendirildi. Çok keyif aldığım bir gece oldu umarım tüm Antalyalı sanatseverlerde aynı keyfi almışlardır” dedi.
Gecede besteleri seslendiren Erdener ise, “Bu tarz şarkıların söylenmesini arttırmak istiyorum. Ne kadar çok insan söyler ne kadar çok insan dinlerse bizim kültürümüzü o kadar yukarı çıkarır diye düşünüyorum” dedi. Barbaros Meydanı şiirinin kendisi için bestelendiğini söyleyen Erdener, projede yer almaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Haber-Fotoğraf: Neslihan Memiş, Vildan Özkan
Son güncelleme: 16.03.2023 23:19:14