Dijital dünyada emoji kullanım oranlarının artmasıyla birlikte, yazı dilinin unutulmasına ve dildeki sözcüklerin günden güne yok olmasına yol açıyor.
Dijitalleşmenin iletişim alanında yarattığı dönüşümle emojiler, dillerin yapısını ve işleyişini olumsuz yönde etkiliyor. Dijital medyanın iletişim atmosferi dile, emojilerle desteklenen keyifli bir kullanımını sunarken diğer yandan dilin yapısını ve işleyişini olumsuz yönde etkiliyor. İnsanların tek mesajda çok şey anlatmak için uzun ifadeler yerine kısa ve anlaşılır kodlar kullanmayı tercih ettiğini belirten uzmanlar, özellikle Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerin, gündelik yazışmalarında yazım kurallarına uyma gereksinimi duymadıklarının altını çiziyor.
Emojili İletişim Yazı Dilini Tehdit Ediyor
Anlık mesajlaşma uygulamalarının ortak dili haline gelen emojilerin, dilin yapısını ve işleyişini derinden etkilediğini aktaran Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülnaz Kurt, “Sosyal medyada insanlar tek mesajda çok şey anlatmak ve zamandan tasarruf etmek için, uzun cümleler yerine, emojiler kullanmayı tercih ediyorlar. Bu da zamanla yazı dilinin unutulması ve dilde kelime eksikliklerine yol açacak” dedi.
Ortaya çıkan bu imgelerin özellikle teknoloji çağının ortasında yetişen yeni kuşak arasında yaygınlaştığını söyleyen Kurt, “Cümlelerin sonunda emojilerin kullanılması konuşmayı keyifli hale getirebilir. Fakat sosyal medyada yazı dilinin yerine geçen emojili iletişim dile karşı ciddi bir tehdit haline geliyor” uyarısında bulundu. Kurt ayrıca, emojili iletişim ile ilerleyen aşamalarında dildeki kuralsızlıkların artacağını bu sebeple yerel ve milli dillerin ciddi şekilde zarar görebileceğini aktardı.
Emojiler Metnin Netliğini ve Güvenilirliğini Arttırmalı
Emojinin tam bir anlam oluşturmak için metinle bütünleştirilmesi, metnin netliğini ve güvenilirliğini artırmaya yardımcı olması gerektiğini belirten Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahar Urhan Torun, “Kullanıcılar emojiyi metne ek olarak kullanma eğiliminde bu da emojinin bir yan dil olduğunu ve anlamlarının belirli bağlamlara göre değişebildiğini” belirtti. Emojilerin, anlam çeşitliliği ve yorumlama esnekliğinin yazı dilinde kullanırken belirsizliğe yol açabileceğini söyleyen Torun, bağımsız bir dil şeklinde kullanılabilmesi için küresel olarak aynı anlamda kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.
Z Kuşağı Emojileri Duygu ve Düşüncelerini Daha Hızlı Aktarabilmek İçin Kullanıyor
Z kuşağının hızlı olma arzusunun, dil kullanımında da kendini gösterdiğini söyleyen Torun: “Bu kuşak, sosyal medyada her an aktif olabilen bireyler. Bu nedenle duygu ve düşüncelerini karşıya daha hızlı aktarabilmek için emojileri kullanıyorlar” dedi. Z kuşağının, kendilerinden önceki kuşaklara göre teknolojiyle iç içe geçirdikleri vakit göz önünde bulundurulduğunda, sosyal etkileşimlerinin ve duygusal değerlendirmelerinin daha düşük düzeyde olduğunu ifade eden Torun, “Z kuşağı, daha hızlı iletişim sağlamak için emojileri kullanmayı tercih ediyor. Bu da sözlü iletişimin zamanla sözsüz iletişime kaydığını gösteriyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Her Şey Gülen Yüzle Başladı
İlk dijital emoji üretimlerine baktığımızda her şey 1964’te Harvey Ross Ball isimli Amerikalı bir grafik sanatçısının bir sigorta şirketinin çalışanlarının moralini yükseltmek için düğmelerine koymak istediği gülen bir yüze karşılık gelen daire içerisine iki göz çizmesiyle başlıyor. Türkçe karşılığı ‘resim kelime’ olan emoji, 1990’ların sonuna doğru Japon grafik tasarımcı Shigetaka Kurita isimli bir telekomünikasyon çalışanı tarafından geliştirilmiş olan renkli grafikler olarak kullanılmaya başlıyor. Kurita, insan duygu spektrumunu kapsayacak 176 basit taslağın çizimiyle hayata geçiyor ve bu resimler oldukça popüler hâle gelince diğer telekomünikasyon servisleri de kendi emojilerini oluşturmaya başlıyor.
Haber: Can Aktaş-Mekin Coşkun
Son güncelleme: 16.03.2023 23:28:46