Yaklaşık 40 yıldan beri üzerine çalışmalar yapılan ve tedaviler denenen HIV virüsünün bulaşmasıyla ortaya çıkan AIDS, erken teşhis ile başlanacak ilaç tedavisiyle ölümcül olmaktan çıkıyor.
Cinsel yolla, kan yoluyla, kan ile temas etmiş aletlerin ortak kullanımıyla birlikte kişiye bulaşan virüsün adına HIV deniyor. Bu virüsün 5-10 yıl içerisinde insan vücudunu tahrip etmesiyle ortaya çıkan tablo ise AIDS yani “Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu” olarak geçiyor. Yapılacak erken teşhisin ardından AIDS, günde 1 veya 2 tabletle ölümcül olmaktan çıkıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 Verilerine Göre Dünyada 38 Milyon Kişi HIV’le Yaşıyor
HIV ve AIDS’in çeyrek asrı aşkın süredir hayatımızda olduğunu dile getiren Türk Tabipler Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Figen Yıldırım, “2020 Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyada 38 milyon kişi HIV ile yaşıyor. Türkiye’de Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verileri 26.500 kişi ama bu buzdağının görünen kısmı. Modelleme çalışmaları bunun 10 katı üstü olduğunu düşünüyor çünkü tanı yapılan kişi çok az. Hastalığını fark etmeyen kişi sayısı çok fazla” diye konuştu.
HIV ve AIDS Ölümcül Bir Hastalık Değil
HIV ve AIDS’in tedavi edildiği sürece ölümcül bir hastalık olmadığını belirten Yıldırım: “HIV ölümcül bir hastalık değil kronik bir hastalık. Çoğu meslektaşım bilmiyor, erken tanı çok önemli. Erken tanı ile kandaki virüs sıfıra indirilebilir ve bulaşma önlenir. Bağışıklığı güçlendirerek AIDS’e gidişin önü de kesilir. AIDS de erken teşhis edilirse ölümcül bir hastalık değildir. Günde 1-2 ilaçla ömür boyu tedaviyle yaşanabilir.”
“Hastalığa Yakalanma Riskini En Aza İndirmenin Başlıca Yolu Cinsel İlişkide Korunmak”
Yıldırım, hastalığa yakalanma riskinin en aza inmesi için cinsel ilişki konusunda bilinçlenmenin ve korunmanın önemli olduğunu vurguladı. Hastalığın bulaşması durumunda teşhis ve test konusunda yine bilinçli olunması gerektiğini belirten Yıldırım, hastanelerin enfeksiyon bölümünde halk arasında “Elisa Testi” olarak bilinen bir testin yapıldığını ve buradaki HIV değerinin baz alınarak tanı koyulduğunu söyledi. Hastanın pozitif çıkması durumunda ilaç tedavisine başlandığını ekleyen Yıldırım, ilaç ve tedavi ücretlerinin yaşam boyu devlet tarafından karşılandığını ifade etti.
Hamileler Kesinlikle Test Yaptırmalı
Hastalığın erken teşhisinin çok önemli olduğunu dile getiren Yıldırım, özellikle bu hastalığın bulaş oranı sebebiyle hamile kadınların bebeğinin sağlığı için kesinlikle test yaptırması gerektiğini belirtti. Yıldırım “Vücudunda döküntü olanlar, kusma, mide bulantısı yaşayanlar, korunmasız cinsel ilişkiye giren bireyler, LGBTİ+lar ve seks işçileri de test yaptırmalı” dedi.
HIV Pozitif Kişiler Anne-Baba Olabilir
Bu hastalığa yakalanan bireylerin anne-baba olmasında bir sakınca olmadığını söyleyen Yıldırım: “Bulaşı ortadan kaldırırsak anne olması risk taşımaz. Anne negatifse bebeğe de bulaşmaz. Anne pozitif ise ve bilmiyorsa dahi bebeğe bulaş oranı yüzde 8 ve HIV pozitif olan anne doğumdan sonra kesinlikle bebeği emzirmemelidir.”
“Hastanelerdeki Medola Sistemi Kalkmalı, Hastanın Mahremiyeti Gizli Danışmanlık İle Desteklenmeli”
Hastaların yaşamını büyük derecede etkileyen bir başka soruna değinen Yıldırım, “Hastanelerde ‘Medola Sistemi’ diye bir sistem var. Bu da hasta başka bir sebeple dahi hastaneye gitse doktorunun sistemde onun tüm bilgilerini ve hastalıklarını görmesi demek. Hasta bu şekilde kendini güvenli bir sistemde hissetmiyor” dedi. Hastalara gizli danışmanlık verilmesi ve testlerin anonim olması gerektiğini ifade eden Yıldırım, “Başka bir doktor hastanın tüm bilgilerini görmemelidir. Bu kişiler işe giriş için istenilen sağlık raporlarında dahi bazı fırsatçı doktorlar yüzünden sağlık raporu alamayabilirler. Oysa AIDS ve HIV korkulacak bir hastalık değil. Bu yüzden kesinlikle gizli danışmanlık verilmeli böyle hastalara” diye konuştu.
Haber: Hüseyin Üstünol
Son güncelleme: 17.03.2023 01:27:22