Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türk sinemasının usta yönetmeni Şerif Gören’i ağırladı. Gören’in On Kadın filmini izleyen öğrenciler film sonrasında yapılan söyleşide usta yönetmene sorularını sorma fırsatı buldular.
Türkiye sinemasının önemli yönetmen ve senaristlerinden Şerif Gören, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Film Atölyesi’nin (AİFA) Yönetmen Söyleşileri etkinliğinin konuğu oldu. Yönetmenin İKSV tarafından restore edilen On Kadın isimli filminin izlenmesiyle başlayan etkinliğin devam eden bölümünde söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü öğretim üyesi Prof. Dr. Emine Uçar İlbuğa’nın yaptığı söyleşide usta yönetmen, Türk sinemasının gelişimini ve Şerif Gören sinemasının detayları başta olmak üzere birçok konu hakkında konuştu.
“Toplum Senin Yapmak İstediğin Filmi Belirler”
Mehmet Aslan, Osman Seden, Atıf Yılmaz gibi yönetmenlerin yanında asistanlık yaptıktan sonra kendi filmlerini çekmeye başlayan toplumcu gerçekçi filmleriyle Türk sinemasında adından söz ettiren yönetmen Gören, “Ben sinemada başöğretmen olmamayı seçmiştim. Amacım kimseye film ile bir şeyler öğretmek değildi. Olanı gösterip onlar üzerinden kendi yorumlarını yapmalarını sağlamaya çalıştım” dedi.
“Sinema Artık Kitle Sanatı Olmaktan Çıktı”
Ekonomik nedenlerin sinema sektörüne etkileri sonucunda toplumcu sinemanın zarar gördüğünü belirten Gören, “Bir film çektiğinizde emekçi sınıf dediğimiz insanlar o filme gelemez çünkü ilk tercihleri daha farklı şeyler olur. Bu durum şu anda da böyle o yüzden kim sinemaya gidebilir, orta sınıf bile şu an sinemaya gidemez, seyircisiz kalırsınız. O zaman demek ki seyirciye ulaşmak için orta sınıf üstü kitleye film çekmelisiniz. O da artık kitlesel film olmaktan ya da toplumcu gerçekçi film yapmaktan uzaklaşmanıza sebep olur” şeklinde konuştu.
“Sette İktidar ve Yanlışlar Size Ait Olmalıdır”
Film çekerken bütün karakterlerin, tekniğin ve senaryonun çok iyi hesaplaması gerektiğini söyleyen Gören, “Eğer gerilimli bir film çekiyorsanız seyirciyi yorduktan sonra bir yerde dinlendirmeniz gerektiğini hesaplamanız gerekebilir. Öte yandan sette de iktidarınızı kimseye kaptırmamanız gerekir. Sette iktidar ve yanlışlar size ait olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Kadraj Size Bir Şeyler Hissettirmeli”
Gören gerçek bir sinemacının duygularından bahsederken ise şu cümleleri kullandı: “Monitörden baktığınızda ve sette iktidarınızı kurduğunuzda anlayacaksınız ki ben bu işi yapabiliyorum. Yapabildiğiniz anda zaten size çevreden olumlu tepkiler gelir ancak siz onu içinizde hissedemezseniz anlamı olmaz. Siz kendinize inanıp kendinize güvenip işi en doğru şekilde yapmayı seçtiğinizde becerirsiniz. Vizörden baktığınızda o kadraj size bir şeyler hissettirmeli. Tamam ben sinemacıyım diyebilmelisiniz.”
“Edebiyata Çok İhtiyacınız Var”
İletişim öğrencilerine önerilerde bulunan Gören, “Öncelikle çok yaşamak gerekiyor. Çok yaşamak derken hayatın çeşitli katmanlarında bir şekilde var olmak onları hissetmek. İkincisi gerçekten toplumun içindeki yapı içinde yer alırken kendi karakterinizi belirtmenizin de önemli olduğunu göreceksiniz” dedi. Bu anlamda birikimlerin nasıl sağlaması gerektiğini de anlatan usta yönetmen konuşmasına, “Birikimden kastımız mesela edebiyata çok ihtiyacınız var. Benim her gece bir kitap bitirdiğim dönem vardır. Bu benim sinemamı etkileyen en önemli etkenlerdendir” diyerek devam etti.
“Ödül Yönetmeni Tembelleştiriyor”
Öğrencilerle iyi bir yönetmen olmanın esaslarından da bahseden Gören, yönetmenin görevinin topluma en kolay şekilde ulaşmak olduğunu belirtti. Gören, ödül almanın yönetmeni tembelleştirdiğini ifade ederken, “Ödül birkaç gün sizi el üstünde tutuyor. Birkaç yabancı ülkeye gidiyorsunuz orada sizi harika karşılıyorlar ama filminiz ödül almış işte tüm mesele bu” diye konuştu. Yönetmen sözlerine son verirken, kitle sanatı dediğimiz sinema için seyirciye ulaşmayı mümkün kılacak tarzda filmler yapmanın önemli olduğunu vurguladı.
Haber: Neslihan Memiş
Son güncelleme: 17.03.2023 01:31:27